AÇILIŞ KONUŞMASI
Muş Alparslan Üniversitesi Rektörü
Saygıdeğer genel müdürlerim, kıymetli mesai arkadaşlarım, değerli müdürlerim ve tarıma gönül vermiş aziz katılımcılar,
Türkiye Hayvancılığında Kaba Yem Sorunları ve Çözüm Yolları Çalıştayı başlığı ile icra ettiğimiz bu önemli çalıştayı teşrifleriniz münasebetiyle hepinize teşekkürlerimi sunuyorum. Kaba Yemde Türkiye’nin bir araştırma merkezi olması için çaba sarf ettiğimiz Muş Alparslan Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştirilen beyin fırtınası mesabesindeki bilimsel münakaşaların ve müzakerelerin ilimiz ve bölgemiz adına hayırlı sonuçlar doğurmasını temenni ediyor, hepinizi hürmet ve muhabbet hislerimle selamlıyorum.
Kıymetli dinleyiciler,
TBBM kürsüsünde 1954 yılının bütçe görüşmeleri esnasında konuşan Tarım Bakanı Nedim Ökmen, ülkedeki et sorununu, “Et meselesi, ot meselesidir” mottosu ile teşhis etmekte ve son derece haklı bir yaklaşımla, o dönemde ülkenin en önemli sorunlarından birisi olan et meselesinin, kaçınılmaz biçimde ot meselesi ile alakalı olduğunu ifade etmekteydi. Aradan geçen 65 yıllık süreç, et sorununun aslında ot sorunu olduğu gerçeğinden bir şey eksiltmiş değildir. Ne yazık ki ülkemizde hala kaba yem ihtiyacımızın azımsanmayacak bir kısmı ithalat kanalıyla karşılanmakta, ülke topraklarımızın dikkat çekecek miktarda bir alanına tekabül eden tarım, çayır, mera arazileri bu alandaki açığımızı kapatacak büyüklükte üretim için kullanılamamaktadır.
Artan dünya nüfusuna ters biçimde azalan kaynaklar, insanlığın alternatif arayışlara yönelmesini gerektirdiği gibi eldeki kaynakların verimli kullanılmasını da zorunlu kılmaktadır. Bu şiddetli rekabet ortamında mevcut toprak zenginliğimiz ve bu zenginliğin artı değere dönüştüğü ürün alanları, Türkiye toplumu için bir geçim meselesi olmaktan ziyade stratejik açıdan korunması zorunlu bir hazine hüviyetine bürünmüş durumdadır. Bugün artık bir milli beka sorununa dönüştüğünden, bu alanda atılacak her adımın milimetrik hesaplar çerçevesinde olması lüzumu vardır. Özellikle Türkiye söz konusu olduğunda, kendi kendine yeten bir ülke olmaktan çıkarak tarımda ithalata dayalı bir gelişim seyri takip ediyor olmamız, tarımın en hayati sorunların biri olan yem bitkileri meselesinde uzun soluklu politikalar belirlememizi ve sıkı biçimde bu politikalara sahip çıkmamızı icbar etmektedir.
Değerli misafirler,
Her ne kadar Türkiye kendi kendini besleyebilen nadir ülkelerden biri olsa da mevcut durumu itibarı ile yeterli ve dengeli beslenen bir ülke değildir. Dengeli bir beslenme ve sağlıklı bir yaşam için vücuda alınan proteinlerin % 40’ının hayvansal, % 60’ının bitkisel gıdalardan karşılanması şarttır. Dünyada kişi başına 70.9 g günlük protein tüketilmekte olup bunun 46.1 g’ı bitkisel, 24.8 g’ı hayvansal gıdalardan temin edilmektedir. Ülkemizde ise günlük protein tüketimi 85.0 g olup, bunun 68.0 g’ı bitkisel ve 17.0 g’ı hayvansal gıdalardan oluşmaktadır. İnsanımızın olması gereken miktarlarda hayvansal proteinleri tüketmelerine olanak sağlamak için bu ürünlerin bol miktarda ve tüm vatandaşların bütçelerine uygun maliyette üretimini sağlamak önemlidir. Üreticiler tarafından piyasaya ucuz hayvansal ürün arzı ise ancak üretim esnasında girdilerin daha ucuza mal edilmesi ile mümkün olacaktır.
Hayvansal üretimde girdilerin önemli kısmını (%70) hayvan beslenmesinde yemlere yapılan harcamalar oluşturmaktadır. Yemleri daha ucuza mal etmeden, piyasaya daha ucuz hayvansal ürün sunmak pek olanaklı değildir. Öte yandan ülkemizdeki kaba yem üretim dengesine baktığımızda, hayvancılığımızın halen önemli ölçüde meraya bağımlı olduğunu ve büyük miktarlarda tahıl samanı ve anız gibi bitkisel üretim artıkları ile besleme maliyetini artıran kesif yemler üzerinden karşılandığını görmekteyiz. Hayvan beslenmesinde sıklıkla kullandığımız bitkisel üretim artıkları ile samanın yem değeri açısından herhangi bir önemi yoktur. Hayvanların bu tür yemleri sindirmede harcadıkları enerji bu yemlerden aldıkları enerjiyi karşılayamamakta ve buna bağlı olarak hayvanlardan elde edilen et ve süt miktarı, beklentilerin altında kalmaktadır. Oysa bu olumsuz tabloyu değiştirecek en köklü ve etkili çözüm, ucuz ve kaliteli kaba yem üretimidir.
Muhterem hocalarım,
Her konuda olduğu gibi tarımsal bazda ülkelerin kendilerini kıyas ettiği diğer ülkeler, kuşkusuz gelişmiş olanlardır. Bu açıdan bakıldığında özellikle tarımda gelişmiş olan ülkelerin, yem bitkileri kültürü oluşturmada ve tarla tarımı içerisinde yem bitkilerine geniş alanlar ayırmada kayda değer bir farklılığa sahip oldukları görülür. Örneğin, toplam tarla arazilerindeki yem bitkileri ekim oranlarının Avustralya’da %49.8, Almanya’da %36.5, Hollanda’da %31.4; Fransa’da %25.8, İngiltere’de %25.4 ve ABD’de %23.0 olduğunu müşahede ederiz. Oysa daha az gelişmiş ülkelerde bu oran Yunanistan’da %11.7, Romanya’da %17.0, Bulgaristan’da %6.3’tür. Bu nedenle bir ülkenin tarımda gelişmişlik düzeyi ile yem bitkileri tarımına verdiği önem arasında önemli düzeyde bir doğrusal ilişki olduğunu söyleyebiliriz.
Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK, 2016) verilerine göre 2000 yılında 361.400 ha olan yem bitkileri ekim alanımız, bu yıldaki toplam tarla tarımı alanın yaklaşık %2’sine tekabül etmektedir. Ancak yem bitkileri ekilen alanlarımız 2016 yılında 1.862.757 ha’a çıkarak, bu yıldaki yem bitkileri ekim alanı, toplam tarla tarımı yapılan alanın yaklaşık %12’sine denk gelmektedir. Ülkemizde bu 16 yıllık süreçte yem bitkileri ekiliş alanlarında yaşanan en az 5 katlık artışın nedenleri arasında yem bitkileri tarımının öneminin anlaşılmaya başlanması, entansif hayvancılık işletmelerinin yaygınlaşması ve yem bitkileri tarımının Devlet tarafından desteklenmesi sayılabilir.
Aziz dinleyiciler,
Yeşilin her tonuna rastlanan, Doğu’nun önemli bir stratejik bölgesinde konumlanmış ilimizde 373.362 ha çayır mera, 344.842 ha tarım arazisi bulunmakta olup bu arazilerin 68.355 ha’ını yem bitkileri ekim alanı oluşturmaktadır. 60 bin hektar alanda 1 milyon 397 bin ton yonca üretimiyle Türkiye birincisi unvanına sahip olan Muş, 2 milyon tona yakın yem bitkisi üretimiyle tarım ve hayvancılığa önemli katkılar sunmaktadır. İlimiz, Ülkemizin tek parça halinde 165.000 ha ile üçüncü büyük ovasına sahip olup, Bulanık, Malazgirt ve Liz Ovalarıyla birlikte toplam 278.520 ha ova zenginliğimiz bulunmaktadır. Bu muazzam ova potansiyeli, yeterli su kaynaklarının bulunuşu ve sulanabilir arazi miktarının yakın gelecekte arttırılabilecek olması açısından da son derece dikkat çekicidir. Murat ve Karasu nehri, Büyük ve Küçük Hamurpet ile Kaz Gölleri, Alparslan I ve Alparslan II barajları, potansiyeli yüksek bir gıda ve tarım şehrinin en önemli avantajlarıdır. Öte yandan güncel rakamlarla 5 milyar TL’yi bulan ve Türkiye tarihin en önemli yatırımlarından biri olan Muş Ovası Sulama Projesi ile birlikte sadece Doğu Anadolu Bölgesinin değil, aynı zamanda tüm Ortadoğu’nun en büyük kaba yem üreticisi olmaya aday ilimiz tarımda yeni bir destanın yazılmasına öncülük edecektir.
Muhterem hocalarım,
Her toplantımıza olduğu gibi bu çalıştayımıza da katkı sunan başta Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürü Dr. Mehmet Hasdemir Bey’e, Tarım ve Orman Bakanlığı Tarım İşletmeleri Genel Müdürü Sait Kocabay’a, Tohumluk Tescil ve Sertifikasyon Merkez Müdürü Şakir Berktaş’a, İl Tarım ve Orman Müdürümüz Mehmet Aydın’a, Doğu Anadolu Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürü ve Çayır Mera AFA (Araştırma Fırsat Alanları) Koordinatörü Dr. Şerafettin Çakal’a, Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı İl Tarım ve Orman Müdürleri ile personeline ve ülkemizin pek çok üniversitesinden toplantımızı teşrif eden saygıdeğer hocalarımıza şükranlarımı sunuyorum. Bu etkinliğin baş organizatörü olan Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Yaşar Karadağ’a ve özverili ekibine en hususi teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Çalıştayın hayırlı sonuçlara müncer olması temennisi ile kıymetli meclisinizi saygıyla selamlıyorum.
Prof. Dr. Fethi Ahmet POLAT
Muş Alparslan Üniversitesi Rektörü
AÇILIŞ KONUŞMASI
Doğu Anadolu Tarımsal Arşatırma Enstitüsü Müdürü
Sayın Genel Müdürüm, Sayın Rektörüm, Değerli katılımcılar, değerli basın mensuplar, hanımefendiler beyefendiler,
Ülkemiz yem bitkileri problemleri ve çözüm önerileri ile ilgili hazırlamış olduğunuz çalıştaya katılmaktan çok mutlu olduğumu belirterek, hepinizi şahsım ve kurumum adına sevgi ve saygı ile selamlıyorum.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de hayvan yetiştirilmesinde en önemli ve en ucuz yem kaynağı olan kaba yemler, otçul hayvanların rasyonlarının ana kısmını oluşturan doğal şartlarda yetişen düşük enerjili yemlerdir. Kaba yemler aynı zamanda geviş getiren hayvanların beslenme yapılarına uyumlu olması sebebi ile hayvanlarda tokluk hissi sağlaması açısından da oldukça önemlidir. Kısaca, kaba yem; % 14’ten daha fazla su içeriğine ya da kuru maddede % 16-18’den daha yüksek ham selüloz içeriğine sahip olan her tür materyal olarak tanımlanabilir.
Ülkemizde yem bitkileri ekiliş alanları 2002 - 2019 yılları arasında sürekli bir artış göstererek toplam ekiliş alanları bu dönemde 758.250 hektardan, 2.243.121 hektar alana yükselmiştir. Bu dönemdeki toplam artış dönemsel olarak yaklaşık 2,95 kat olmuştur. Yine aynı dönemler arasındaki toplam desteklenen alan miktarı 215.845 hektardan 993.731 hektar alana (4,6 kat), destekleme prim tutarı ise; 35,6 Milyon TL. ’den 847,7 TL. ‘ye (23,8 kat) yükselmiştir. Desteklenen alanın toplam ekiliş alanlarına oranındaysa % 28,5 ‘den % 44,3 ‘e (1,6 kat) bir artış söz konusudur. Bu dönemde, Bakanlığımızın yem bitkileri ekiliş ve üretimine ne denli katkı sağladığı açıkça ortaya çıkmaktadır. Tüm bu olumlu gelişmelerin, ülkemizdeki kaliteli kaba yem açığının kapatılabilmesi için yeterli olduğunu maalesef şu an için söyleyemiyoruz. Şöyle ki ülkemizde yaklaşık 15,9 Milyon HB hayvan varlığı bulunmakta, bunların yaşama payı ihtiyaçlarını karşılamak için yılda ortalama 72,7 milyon ton kaliteli kaba yeme ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak yıllık kaba yem üretimimiz 49,9 milyon ton düzeyinde kalmaktadır. Buna göre kaba yem açığı da yaklaşık 23,6 milyon ton olmakta ve ihtiyacın ancak % 69' u karşılanabilmektedir.
Türkiye’nin ekolojik yapısı kaliteli kaba yem açığını kapatmayı sağlayacak pek çok yem bitkisinin başarıyla yetiştirilmesine uygundur. Alınacak teknik, ekonomik ve sosyal önlemlerle bu bitkilerin ülke düzeyinde yayılması sağlanabilecek, tarımımızda yem bitkileri üretim alanlarının oranı hızla arttırılabilecek ve hayvancılığımız özlemle beklediği “Kaliteli Kaba Yem Kaynaklarına” kavuşarak tarım sektöründeki payını çağdaş ülkeler düzeyine çıkarabilecektir. Bu amaçlar doğrultusunda alınabilecek tedbirleri kısaca şu şekilde özetleyebiliriz.
Bu önemli toplantının hazırlanmasında emeği geçen
Başta, Sayın Prof. Dr. Yaşar Karadağ hocama ve çalışma arkadaşlarına teşekkür ediyor, tüm katılımcılara beni sabırla dinledikleri için şükranlarımı sunuyorum.
Dr. Şerafettin ÇAKAL
Doğu Anadaolu Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürü
AÇILIŞ KONUŞMASI
Muş İl Tarım ve Orman Müdürü
Artan dünya nüfusuna ve pandemiye paralel olarak gıda ihtiyacının karşılanması sorun haline gelmekte, buda tarım sektörünü içinde yaşadığımız yüzyılın en stratejik sektörü haline getirmektedir. Bunun yanı sıra istihdam, tüketim harcamaları, diğer sektörlere hammadde temini, milli gelir ve ihracattaki payı, tarım sektörünün sosyoekonomik açıdan sahip olduğu önemi daha da arttırmaktadır.
İlimiz 357.342 hektar tarım arazisi, 72.099 hektar çayır, 336.062 hektar mera alanına sahiptir. Mevcut tarım arazisinin 136.305 hektarlık kısmında hububat ekimi yapılmakta olup, 280.000 ton ürün elde edilmektedir.
İlimizde üretimi yapılmakta olan ilk 5 ürünün tamamı, doğrudan ve dolaylı olarak hayvancılık ile bağlantılıdır. Bu nedenle ilimizin tarımsal üretimin ekser çoğunluğunu hayvancılık oluşturmaktadır. Hayvancılıkta en önemli girdiyi kaba yem oluşturmaktadır. Kaba yem ihtiyacının karşılanmasında büyük bir öneme sahip olan yonca; İlimizde yaklaşık 50 bin hektar alanda ekimi yapılmakta olup 1.234.224 ton üretim miktarı ile Türkiye’ de 5. bölgede 3. sırada yer almaktayız. İkinci önemli kaba yem kaynağımız olan korunga ise; İlimizde yaklaşık 5.500 hektar alanda ekimi yapılmakta olup 106.200 ton üretim miktarı ile Türkiye’ de 5 bölgede 4. sırada yer almaktayız. Hem endüstriyel hem de yem üretimi açısından en önemli ürünümüz olan şeker pancarı; İlimizde yaklaşık 7.000 hektar alanda ekimi yapılmakta olup 375.000 ton üretim miktarı ile Türkiye’ de 14 bölgede 1. sıradayız. Küspe yan ürünü ile hayvancılıkta ucuz bir yem kaynağı olup ilimiz hayvancılık üretimi açısından önemli bir rol oynamaktadır.
İlimiz 330 bin büyükbaş ile 1,25 milyon civarında küçükbaş hayvana sahip olmakla birlikte et ve süt üretimi açısından potansiyeli yüksek bir konumdadır. Bu sayılar ile büyükbaş’ da Türkiye’de 16, Küçükbaş’ ta 13. sırada yer almaktayız. Bunlardan yaklaşık olarak 350.000 ton süt ve 9.500 ton et elde edilmektedir. Ayrıca her yıl bu sayıları arttırarak devam etmekteyiz.
Bilindiği üzere ilimizin ekolojik ve coğrafi yapısı hayvancılığa elverişlidir. Kışın ahır da, yazın mera da beslenilen hayvanlarımız doğal beslenmektedirler. Bu doğal beslenmenin sonucu olarak, et ve süt ürünlerinin kendine has bir lezzet ve aroma olarak ortaya çıkmaktadır.
Üreticilerimizin her bir ferdi bu memleket için canı gönülden çalışıp bu işe kendini adamış kişilerdir. Genelde aile işletmeciliğinin yapıldığı ilimizde yaklaşık 27.000 adet hayvancılık işletmesi bulunmaktadır. Bunların 7 bin’ i büyükbaş, 20 bin’ i küçükbaş hayvancılık işletmesi şeklindedir. Ayrıca ilimizde bitkisel üretim ile uğraşan ve Çiftçi Kayıt Sistemi’ ne kayıtlı 18 bin civarında üreticimiz bulunmaktadır. İlimiz genelinde toplamda 45 bin civarında tarımsal işletmemiz mevcuttur. Bu işletmeler İlimizin kalkınmasında lokomotif rol oynamaktadır.
Hayvansal üretimde ön planda olmamıza rağmen pazarlamada istenilen seviyeler de değiliz. İstenilen seviyeye gelmek, ürünleri dış pazarlara ulaştırmak için Tarım ve Orman İl Müdürlüğü olarak Bakanlığımız, Valiliğimiz, İl Özel İdaresi, Muş Alpaslan Üniversitesi, DAP, TKDK, yerel ve bölgesel kuruluşlar ile gayret sarf edip projeler oluşturmaktayız.
Bu çalıştaya katkı sunan başta Sayın Valimiz Doç. Dr İlker Gündüzöz, Bakanlığımız Bitkisel Üretim Genel Müdürü Dr. Mehmet Hasdemir Bey’e, Bakanlığımız Tarım İşletmeleri Genel Müdürü Sait Kocabay’a, Muş Alpaslan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fethi Ahmet Polat’a, Muş Alparslan Ünversitesi Rektör Yardımcısı ve Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yaşar Karadağ’a, Doğu Anadolu Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürü Dr. Şerafettin Çakal’a, Tohumluk Tescil ve Sertifikasyon Merkez Müdürü Şakir Berktaş’a, ve ülkemizin pek çok üniversitesinden çalıştaya katkı sunan saygıdeğer hocalarımıza şükranlarımı sunuyorum. Çalıştayın özelde ilimize genelde ülkemize hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Mehmet AYDIN
Muş İl Tarım ve Orman Müdürü
AÇILIŞ KONUŞMASI
Muş Alparslan Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dekanı
Muş Alparslan Üniversitesi 12 Aralık 2018’de “Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşması Projesi” kapsamında “Hayvancılık” alanında Pilot Devlet Üniversitesi seçilmiştir. 24 Temmuz 2017 yılında kurulan Uygulamalı Bilimler Fakültesinin kuruluşundan bu güne kadar geçen kısa bir süre içerisinde 2 Uluslararası Kongre ve 3 Çalıştay gerçekleştirilmiştir. En önemlisi de 1.5 ay gibi çok kısa bir süre içerisinde hem Bildiri Özetleri hem de Tam Metin Bildiriler Kitabı on-line olarak yayınlanmıştır.
Üniversitemiz Uygulamalı Bilimler Fakültesi ev sahipliğinde Çalıştay Onursal Kurulu Üyesi Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Fethi Ahmet Polat ve Çalıştay Düzenleme Kurulu Başkanı Rektör Yardımcımız ve Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yaşar Karadağ başkanlığında 21-22 Haziran 2021 tarihinde düzenlenecek olan “Türkiye Hayvancılığında Kaba Yem Sorunu ve Çözüm Yolları Çalıştayı” on-line olarak gerçekleştirilecektir. Ayrıca, 16-18 Mayıs 2021’de düzenlenecek olan “7. Uluslararası Tarım, Hayvancılık ve Kırsal Kalkınma Kongresine” Üniversitemiz Uygulamalı Bilimler Fakültesi Düzenleme Kurulunda yer alacak ve önemli katkılar verecektir.
Söz konusu Çalıştay Hayvanclık Sahasında Pilot Devlet Üniversitesi kapsamında Üniversitemiz Uygulamalı Bilimler Fakültesi tarafından gerçekleştirilecektir. Muş Ovası Ülkemizin 165 bin hektar ile yekpare 3. büyük ovasına sahiptir. İlin tarımsal yapısına baktığımızda 344.842 hektar çayır ve mera arazisi, 64 bin hektar yem bitkisi üretim alanı ki bunun 54 bin hektarında sadece yonca üretimi mevcuttur. İlin hayvancılık verilerine baktığımızda 1.049.367 adet küçük baş ile Türkiye’de 10., 306.508 adet büyükbaş hayvan varlığı ile 13., 6.990 adet manda varlığı ile 6., 98.699 adet kaz varlığı ile Türkiye’de 2. sırada yer almaktadır. Hayvancılıkta yapılan masrafların % 70 den fazlasını yem giderleri oluşturmaktadır. İlin hatırı sayılır hayvan varlığının kaliteli kaba yem açığının kapatılması için acilen kaba yem kaynaklarınım iki asli unsuru olan Çayır meraların ıslahına ve Yem bitkileri üretiminin artırılmasına mutlak surette önem verilmelidir.
TBBM kürsüsünde 03 Kasım 1954 yılının bütçe görüşmeleri esnasında konuşan Tarım Bakanı Nedim Ökmen, ülkedeki et sorununu, “Et meselesi, ot meselesidir” düşüncesinden hareketle Muş Alparslan Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Fakültesi tarafından “Türkiye Hayvancılığında Kaba Yem Sorunu ve Çözüm Yolları Çalıştayı” nın yapılmasını elzem kılmıştır. Çalıştay 2 gün boyunca sürecek olup 4 oturumdan oluşacaktır. Çalıştayın ilk gününde 2 oturum yapılacaktır. 1. Oturumda Çayır Mera 2. Oturumda ise Yem Bitkileri konuları bilimsel olarak tartışılacaktır. Çalıştayın 2. Gününde ise 2 oturum düzenlenecektir. Bu oturumlarda Yemler ve Hayvan Besleme konuları ele alınacaktır. Çalıştay Ülkemizin farklı Üniversitelerinden ve Fakültelerinden dünyada ve Ülkemizde bu alanda söz sahibi olan duayen 12 öğretim üyesi tarafından ele alınacaktır. Çalıştayın gerçekleştirilmesinde bizleri her zaman cesaretlendiren, büyük desteklerinden dolayı Rektörümüz Prof. Dr. Fethi Ahmet Polat’a teşekkürlerimi sunuyorum. Çalıştayın başta Muş olmak üzere, Bölgemize ve Ülkemize hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Prof. Dr. Yaşar KARADAĞ
Muş Alparslan Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve
Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dekanı
Çalıştay Onursal Başkanı
Prof. Dr. Fethi Ahmet POLAT
Muş Alparslan Üniversitesi Rektörü
Çalıştay Başkanı
Prof. Dr. Yaşar KARADAĞ
Muş Alparslan Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve
Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dekanı
Çalıştay Koordinatörü
Dr. Öğr. Üyesi Hülya HANOĞLU ORAL
Dr. Öğr. Üyesi Mahir ÖZKURT
Bilim Kurulu
Prof. Dr. Esvet AÇIKGÖZ, Bursa Uludağ Üniversitesi
Prof. Dr. Ahmet GÖKKUŞ, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi
Prof. Dr. Rüştü HATİPOĞLU, Çukurova Üniversitesi
Prof. Dr. Mustafa TAN, Trakya Üniversitesi
Prof. Dr. Yaşar KARADAĞ, Muş Alparslan Üniversitesi
Prof. Dr. Binali ÇOMAKLI, Atatürk Üniversitesi
Prof. Dr. İbrahim AK, Uludağ Üniversitesi
Prof. Dr. Ahmet ALÇİÇEK, Ege Üniversitesi
Prof. Dr. Behiç COŞKUN, Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi
Prof. Dr. Zehra SARIÇİÇEK, Ankara Üniversitesi
Prof. Dr. İsmet TÜRKMEN, Uludağ Üniversitesi
Prof. Dr. Gülcan DEMİREL, İstanbul Üniversitesi
Doç. Dr. İsa YILMAZ, Muş Alparslan Üniversitesi
Doç. Dr. Mehmet KARAMAN, Muş Alparslan Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Özer KURT, Muş Alparslan Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Mustafa YAŞAR, Muş Alparslan Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Onur ŞAHİN, Muş Alparslan Üniversitesi
İÇİNDEKİLER
Yem Bitkileri Islahı ve Sorunları
Esvet AÇIKGÖZ………………………………………………………………………….12-18
Yem Bitkilerinde Tohumluk Sorunu ve Tohumluk Üretim Teknikleri
Mustafa TAN…………………………………………………………………………….. 19-26
Silaj Bitkileri ve Silaj Yapımı
Yaşar KARADAĞ…..…………………………………………………………………... 27-39
Meraya Dayalı Hayvancılıkta Tahıl Meralarının Önemi
Ahmet GÖKKUŞ ….……………………………………………………..………………40-42
Çayır Meraların Hayvancılıkta Önemi
Binali ÇOMAKLI, Yasir TUFAN………..…………………………………………….... 43-50
Hayvan Beslemede Kaba Yem Kaynakları
İbrahim AK………..……………………………………………………………………...51-66
Türkiye Kaba Yem İhtiyacının Hesaplanması
Ahmet ALÇİÇEK………..………………………………………………………….….... 67-79
Kaba Yem Kalitesini ve Yem Değerini Etkileyen Faktörler
Zehra SARIÇİÇEK…..…..………………………………………………………….….. 80-96
Sığırlarda Kabe Yem Kalitesi ve Miktarının Hayvan Sağlığına Etkisi
İsmet TÜRKMEN..…..…..……………………………………………………………. 97-104
Kaba Yemlerin Et ve Süt Kalitesi Üzerine Etkisi
Gülcan DEMİREL.…..…..………………………………………………………......... 105-108
Hayvan Beslemede Hiç Saman Kullanmayalım Mı ?
Behiç COŞKUN………………………………………………………………………...109-128
SONUÇ RAPORU………………..…………………………………………....……....129-132